Ergenlik değişimin ve gelişimin en fazla olduğu dönemdir.
Ergenin psikolojisini şu şekilde ifade etmeye çalışalım.
İnsan
Bunu destekleyen bir örnek daha verelim.
Vaka : Babam bir fabrikada bekçiydi. Babam iriyarıydı, güçlü kuvvetli idi. Mahallede herkes ona hayrandı. Hatta çekinirlerdi. Yürürken yeri çın çın inletirdi. Üniformanın içinde dimdik duruşu, yürüyüşü, sigarasını tutuşu, hele pırıl pırıl parlatılmış kılıfı içindeki tabancası, ceketin sol üst cebinden sarkan kalın düdük zinciri ile öylesine görkemli idi ki öte yandan alçak gönüllü,sevecen, dostu için gözünü kırpmadan canını verir.
Babamla beni bir gün parka götürdü. Beraber eğlendik. Park çıkışında karşıdan karşıya geçerken nasıl oldu bir sokağın başında karşıya geçmek için inmiştik. Birden bir otomobil çıkıverdi. Az kalsın bizi ezecekti. Kendimizi zor attık geriye. İşte ne olduysa o an oldu. Farkına bile varmadım. Babam mı o adama bağırdı çağırdı, yoksa o adam mı babama küfretti. Dövecekmiş gibi üstümüze geldi. Emimim babamın bekçi olduğunu bilmiyordu. Demek yeni buluğa ermenin yiğitlenmesi ile birden kendimi yitirmiştim. Babamın elimden kurtardığım gibi elimi var gücümle saldırdım adamın üstüne. Karnına bir tost vurdum. Sendeledi ama düşmedi. Yekini verdi kulağımı yakaladı. Bu kez başımı döndürüp bileğini ağızım ile yakaladım “hart diye” ısırdım. “Vay piç kurusu” dedi. Öteki eli ile yanağıma tokatı indirdi. Bildiğim bütün küfürleri sıralıyordum. Ayaklarına ayaklarına tekmeyi indiriyordum. Adam dileğini dişlerimin arasından kurtarmış. Artık nereme geliyorsa tokatı indiriyordu. “Babaaaa” diye bağırdığımı anımsıyorum.
Ama inanılır gibi değildi benim o koca babam, o koca bekçi babam adama saldırıp beni kurtaracağı , onu döveceği yerde bana sarılmış elimi tutuyor. Sanki suçlu biziz özürler diliyor. Ezilip büzülüyor o pis adamın karşısında nasıl oldum birden anlatamam. Sanki ortalık birden kararı verdi. Zindana döndü dünya. Bir silkindim kurtuldum babamın elinden yeni,den adama saldırıyordum ki...Arkamdan yine yakaladı babam ve yüzüme şaplağı indirdi verdi. Dönüverdim inanamıyordum bir türlü. İçim içime sığmıyor. Dokunsalar ağlayacağım. Şöyle babamın gözlerinin içine baktım hınçla. Her şey öyle anlamsızdı ki fırlaya verdim. Koşmaya başladım kentin merkezine doğru . Soluk soluğa koştum ta mahallemize kadar. Eve varınca bir odaya kapanıp bağıra bağıra ağladım.
Babamın bir türlü beni haksız beni bir türlü içime sindiremiyordum. Daha doğrusu o pis adamın karşısında ezilmesini özürler dilemesini sonrada tutup beni dövmesini içime sindiremiyordum. Her şey öyle yıkılmıştım ki artık gözümde. Dehşetli yalnız hissediyordum kendimi, güçsüz ve zavallı.
O günden sonra konuşmadım babamla. Ne yaptı ne etti ise gönlümü alamadı bir türlü. Bazen zorla yakalayıp saçlarımı öpüyordu, seviyordu. Harçlık vermeye kalkıyordu ama hepsi boşuna idi.
Ergenlik Çağı Ruhsal Özellikleri
Ergenlikte ilkokul çağındaki dengeli uyumlu çocuğun yerine oldukça tedirgin kuruntulu güç beğenen ve çabuk tepki gösteren bir ergen gelir
ERGENLİKTE ZEKA GELİŞİMİ
ERGENLİKTE AHLAK GELİŞİMİ
Somut düşüncenin hakim olduğu ilkokul yıllarında çocuk doğru ve yanlış davranışı karşılıklı çıkara göre değerlendirir.
Örnek: Kardeşinin bardak kırdığını annene söyler misin diye sorulduğunda, “ söylemem söylersem ben kırınca da o söyler.”
Ergenlik çağında mantıklı ve soyut düşüncenin başlamasıyla ahlak değeri gelişir. Ergen işlenen bir suçun bilerek mi bilmeyerek mi yapıldığına bakar. Kişinin niyetine göre yargıya varır.
Örnek: Bir çocuğun birisi bilerek bir bardak kırmış kardeşi de kaza
Sonucu tepsiyle taşıdığı beş bardağı bilmeyerek kırmış. Hangisi daha suçludur diye sorulunca çok bardak kıranın daha suçlu olduğunu söyler. Oysa ergenliğe doğru tek bardak kıranın daha suçlu olduğu savunulur.
Bu dönemde iyi davranış artık başkalarını da sevindiren başkalarınca onaylanan davranıştır.
Yanlış davranmaktan ceza korkusuyla değil kendisi uygun bulmadığı için kaçınır. Uygun davranışı hem kendi yararına hem de toplumun değerlerine de uyduğu için benimser.
Bir sonra ki basamakta genç ahlak değerinin yere zamana ve koşullara göre değişebildiğini bunların göreceli olduğunu kavrar.
Örneğin: bir babanın hasta oğluna ilaç alacak parası yok. Doktorun yazdığı ilacı almazsa çocuk ölecek, baba ilaç parası bulabilmek için hırsızlık yapıyor ve çocuğunu kurtarıyor. Bu babanın davranışı için ne düşünürsün gibi sorular sorulunca, hırsızlık suçtur onun için babanın davranışı yanlıştır derler. Oysa ergenlik çağında bir genç şöyle yargıya varabilir. Babanın davranışı yasalara göre suçtur, ancak kendi çıkarı için değil çocuğunu kurtarmak için suç işlemiştir. Çocuğu ölüme bırakmak daha büyük bir insanlık suçudur. Bu nedenle babanın suçu affedilebilir.
Umut Nadir YALINIZ